Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’ndeki stant açılışında, “Fotoğrafın Renkli Yüzü” Güler Ertan, “Objektifin Bilgesi” Ozan Sağdıç ve “Fotoğrafın Sessiz Şairi” İbrahim Vakit başlıklarıyla, sanatkarların konutlarındaki en doğal hallerini mevzu alan belgesel gösterimi yapıldı. Esenler Belediyesinin takviyeleriyle gerçekleştirilen ve 41 fotoğrafın yer aldığı standın açılışına, üç usta sanatkarın yanı sıra çok sayıda sanatsever katıldı.
“BELKİ HAYATIM BOYUNCA YAŞAYAMAYACAĞIM ANLAR OLDU”
Kalaycı, Türkiye’nin fotoğraf tarihine ışık tutan Prof. Dr. Güler Ertan, İbrahim Vakit, Ozan Sağdıç’ın hayatlarını, fotoğrafa olan tutkularını, eşleriyle olan bağlantılarını, aşklarını, sevgilerini ve şiirlerini fotoğraflara yansıtmaya çalıştığını söyledi.
Kalaycı, projenin farklı bir çalışma olduğuna işaret ederek, “Bugüne kadar daima hocalarımızın yaptığı çalışmalar sergileniyordu. Ben onların o deklanşörün ardında kalan tutkularını fotoğraflarımda yansıtmaya çalıştım. Birebir vakitte belgesel çalışmasını kısa röportajlar halinde hazırladım. Belgeseli hazırlarken inanılmaz keyifli oldum. İnanılmaz deneyimler yaşadım. Tahminen hayatım boyunca yaşayamayacağım anlar oldu.” dedi.
Fotoğraflarda insan öyküleri anlatmayı sevdiğini belirten Kalaycı, “Hocalarımın da söyleşilerine katıldığımda onların hayatlarını merak ettim. Nasıl yaşadılar? Nasıl bu noktaya geldiler? Nasıl bu kadar düzgün durumlarda olabildiler? Nasıl Türkiye tarihine fotoğraf alanında ışık tutabildiler? Bunu merak ettiğim için araştırmalara başladım. Sonra birinci Güler hocamla başladım. Sonra İbrahim Hocamı ve Oğuz Hocamı çektim.” diye konuştu.
Ozan Sağdıç ile proje başındaki diyaloglarını aktaran Kalaycı, şunları kaydetti:
“Projemizden bahsettiğimde, ‘ben Ankara’da oturuyorum gelebilir misin’ dedi. Ben de ona ‘hocam siz Van’da da olsanız, ben sizi çekerim’ dedim. Birlikte çok keyifli, çok hoş anlar yaşadık. Birebir vakitte hocaların eşlerini de çektiğim için inanılmaz derecede farklı ve hoş bir çalışma oldu. Büsbütün günlük akış içerisinde yemek yemelerinden, Güler Hoca’nın kendi kıyafetlerini kendi tasarlayıp dikmesinden, İbrahim Hoca’nın o heyecanından, meskendeki rutininden, tekrar birebir halde Ozan Hocamız eşiyle, çocuğuyla olan bağını fotoğraf karelerine yansıtmaya çalıştım.”
“BU SÜRPRİZİ ÇOK BEĞENDİM”
Ozan Sağdıç da stant için Ankara’dan geldiğini lisana getirerek, “Sergiyi herkes üzere ben de birinci kere görüyorum. Deniz Hanım’ın bir mühlet evvel gelip Ankara’da tespit ettiği hayatımla ilgili fotoğraflar var burada. Benim için de sürpriz oldu. Bu sürprizi çok beğendim. Pek hoş fotoğraflar var. Kendisini tebrik ediyorum. Benim için de çok bedelli şey oldu.” sözlerini kullandı.
Sergiyi ziyaret edenlerin, hakkında fikir sahibi olacağını aktaran Sağdıç, şöyle devam etti:
“‘Duayenler’ diye bir laf vardır. Uydurulmuş o laf. Zira duayen bir tek şahsa denir. Yani bir mesleğin en büyüğüne denir. Şu anda yaş bakımından ve müktesebat bakımından ben gerçek bir duayenim Türkiye’de. Zira yaşım 90. 70 yıllık bir fotoğraf deneyimim var. Cumhuriyet’in 101. yılında bu türlü bir görünüm arz ediyoruz. Görenlere, bakanlara, seyredenlere mutluluklar diliyorum. Hoş bir stant olmuş.”
“SEVGİ OLDUĞU VAKİT HER ŞEY BİR BÜTÜN OLARAK ORTAYA ÇIKAR”
Güler Ertan ise Deniz Kalaycı’nın stantla sanat lisanını ortaya koyduğunu söyleyerek, “Sevgi olduğu vakit her şey bir bütün olarak ortaya çıkar. Deniz Hanım’ı 15 yıldır tanırım. Fotoğraf sanatını nereden nereye getirdiğini, bunun da sevgiyle olduğunu, her işi sevgiyle yaptığına inanıyorum. Kendini canı gönülden kutluyorum.” halinde konuştu.
İbrahim Vakit da fotoğrafın, dijital sanatın ve yapay zekanın gelişimini anlatarak, fotoğrafın yalnızca sanat olmadığını bir ortaya gelmenin de değer kazandığını lisana getirdi.
“Görsel Şahitler: Vakti Durduran Ustalar” standı, 28 Kasım’a kadar görülebilecek.
