Türkiye’de birinci sefer sahne alan küme, Gioacchino Rossini, Maurice Ravel, Anton Reich ve Fazıl Say’ın yapıtlarından oluşan bir repertuvarı yorumladı. Türkiye’de müzik eğitimi alan Aliya Vodovozova, konser öncesi yaptığı açıklamada, Türkiye’de gerçekleştirdikleri bu birinci konserin çok özel olduğunu lisana getirdi. Uzun vakittir birlikte sahneye çıktıklarını kaydeden Vodovozova, “Bizim için çok özel bir konser. 5 farklı ülkeden geliyoruz. Ben Türkiye’yi temsil ediyorum. Türkiye’yi memleketim olarak görüyorum. O yüzden bugün izleyiciyle buluşmaktan, burada müzik yapmaktan ötürü çok heyecanlı ve memnunuz.” dedi.
“OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAN ÇOK FAZLA ETKİLENİYORUZ”
Türkiye’de olmaktan çok keyifli olduğunu söyleyen müzisyen Fernando Jose Martinez Zavala, “Özellikle bu konserde, Fazıl Say’ın modülünü İstanbul’da yorumlamayı hayal ediyorduk. Bundan ötürü çok memnunum. Küme üyeleriyle Japonya’da ‘Pacific Müzik Şenliği’nde tanıştık. Bu yüzden bu kümeye bu ismi taktık. İstanbul’da bu süper salonda müzik yapmaktan çok memnunuz. Hayalim her vakit Türkiye’ye gelip düzgün yepyeni kebap yemekti. Bu yüzden de çok memnunum.”diye konuştu.
Müzisyen Traian-Petroniu Sturza da geniş bir repertuvarı seslendirdiklerine dikkati çekerek, “Konserin sonunda, tahminen de en kıymetli ve benim için en yeni parçayı çalacağız. Aslında kalbime çok yakın olan, Türk halk müziğini birleştiren bir Fazıl Say modülü. Romanya’dan geliyorum ve Romanya halk müziğinde, bilhassa Karadeniz’e yakın yerlerde Türk tesirini görmek çok kolay. Zira Osmanlı İmparatorluğu’ndan çok fazla etkileniyoruz.” sözlerini kullandı.
“İSTANBUL ÇOK HOŞ BİR ŞEHİR”
Müzisyen Pablo Neva Collazo da farklı ülkelerden insanların bir ortaya gelerek müzik yapmasının enteresan olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hepimizin farklı yerlerden olması bize yardımcı da oluyor. İnsanların farklı fikirleri ve farklı manaları olduğunu biliyoruz. Yalnızca müzik değil, tıpkı vakitte mola verdiğimizde, yemek yediğimizde yahut konuştuğumuzda da farklı bakış açılarını görüyoruz. Bu halde esnek olmak ve işleri nasıl yürüteceğimizi bilmek farklı. Bence bu, topluluğumuzun kıymetli bir özelliği. Bu benim Türkiye’ye birinci gelişim ve ayrıyeten tüm ailemi de yanımda getirdim. İspanya’dan geldik. İspanya ile Türkiye ortasında çok fazla kültürel benzerlik var. Bu yüzden benim için burada olmak çok hoş.”
Müzisyen Liana Lessmann ise Gioacchino Rossini ve Maurice Ravel üzere İtalyan ve Fransız bestekarların yapıtlarını yorumladıklarına işaret ederek, “Anton Reicha’dan bir modülümüz var ve en değerlisi bu gece İstanbul’a bir Türk modülü getiriyoruz. Fazıl Say’dan bir eser çalıyoruz. Umarım seyircilerin hepsi sever. Benim için Türkiye’de birinci defa konser vermek çok özel zira Almanya’dan İstanbul’a çok sık gelinmiyor. Çok hoş bir kent. Bugün kentte biraz yürüdük. Burada çok fazla kültür, hoş mimari ve beğenilen beşerler var.” değerlendirmesinde bulundu.
Leonard Bernstein’ın Japonya’da kurduğu Pacific Müzik Şenliği’nde, 2017’de birinci sefer bir ortaya gelen topluluk, kökenlerinin ve geleneklerinin zenginliğini dinleyiciyle paylaşmayı hedefliyor. Dünya çapındaki konserleriyle milletlerarası basında “Harika beşli” ve “Barış elçileri” olarak da tanınan küme, başta Münih’teki ARD müsabakası olmak üzere birçok müsabakada mükafata layık görüldü.
