Pazar, Kasım 24, 2024
Ana SayfaKurumsal2024 Yaz Sezonunun Zorlukları ve Türk Turizm Politikalarının Etkileri

2024 Yaz Sezonunun Zorlukları ve Türk Turizm Politikalarının Etkileri

2024 Yaz Sezonunun Zorlukları ve Türk Turizm Politikalarının Etkileri

Değerli Dostlar,

Ege’nin incisi Ayvalık’tan herkese sevgi ve selamlar.

27 yıllık bir turizm profesyoneli olarak, bugünlerde gündemde olan önemli bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi, konu 2024 yaz sezonunun ülkemizde oldukça durgun geçmesi…

Birçok sektör paydaşımın da dile getirdiği gibi, bu sezon Türk Turizm Politikası’nın ülke turizmi üzerindeki olumsuz etkilerini derinden hissediyoruz. Ülkenin mevcut ekonomik durumu ve gayrisafi milli hasılanın gerilemesi, tatil yapmayı lüks bir istek haline getirmiş durumda. Bu nedenle, halkımız en doğal ihtiyaçlarından biri olan tatili ertelemiş, belki de bu yıl için tamamen iptal etmiştir.

Tatil yapmak sadece denize girmek, güneşlenmek ve yemek yemekten ibaret değildir. Tatil, insan zihninin bir süreliğine şehir hayatının kaosundan ve iş stresinden uzaklaşarak yenilenmesi, hatta meditasyon yapması anlamına gelir. Güzel bir tatil, bize kendimizi, hayallerimizi ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz her anın değerini hatırlatır.

Bu önemli deneyimin maddi imkansızlıklar nedeniyle ellerinden alınması, şehir insanları üzerinde uzun vadede bir toksin etkisi yaratacaktır. Bu da iş hayatında daha gergin, özel hayatında daha depresif bireyler demektir.

Bu durumun halk açısından olumsuz etkileri kadar, turizm işletmeleri açısından da ciddi sonuçları var. Zaten altı ay gibi kısa bir yaz sezonunda gelir elde etmek için hazırlık yapan, personel alımı ve ürün tedariği yapan işletmeler, sezonun ortasında bile “Ne zaman sezon başlayacak?” sorusunu sormaya devam ediyor.

Özellikle Kuzey Ege bölgesi neredeyse tamamen yerli turistle beslenmektedir. Yerli turistin taleplerine baktığımızda; uygun fiyat, lezzetli yemek, temizlik, iyi servis ve kaliteli hizmet ön plandadır. Peki, tüm bunları bir arada sunmak mümkün mü? Tabii ki mümkün. Ancak önce zihniyetlerimizi değiştirmemiz gerekiyor.

“Misafirlerimiz Yunan Adaları’na kaçıyor” diye yakınanlar, “Biz kaliteliyiz, bu yüzden verdiğimiz hizmetin bedelini istiyoruz” diyerek fiyatları fahiş oranlarda tutmaya devam ederse, hem misafirleri hem de işletmecileri memnun etmek imkânsız hale gelecektir.

Kazananlar, dengeli bir fiyat politikası izleyerek halka istedikleri kaliteyi sunan işletmeler olacaktır. Bir patrona sorsanız, ilk mottosu “Ticarette malı alırken kazanmak” olacaktır. Fakat neden aldıklarımızı satarken fahiş fiyatlarla sunarız? Personel maliyeti, vergiler ve işletme giderleri gibi sebepler haklı olarak öne sürülür. Ancak, bu denge istenirse çok güzel bir planlama ile sağlanabilir.

Yunan adalarındaki fiyatların makul olması, elbette ülkenin vergi sistemi, para birimi ve maliyet avantajları gibi birçok faktörle destekleniyor. Ancak unutmamak gerekir ki, Yunanistan geçmişte büyük bir iflas yaşadı. Bu iflası yaşayan ülke, şu anda turizm gelirleri açısından Türkiye’nin üzerinde bir gelir elde ediyor. Hem ucuz hem de benden fazla kazanıyor. Bu nasıl oluyor?

Önce kendimizi sorgulamalı, sonra başkalarını eleştirmeliyiz.

Cem Aksoy

Haber Editörü
Haber Editörühttps://www.TurizmWorld.com/
Turizm World Media, seyahat endüstrisi ve turizm sektöründe lider olma yolunda bir dijital haber ve bilgi platformudur.

SON HABERLER