Haftanın Konuğu ve Konusu, Six Senses Uluwatu Genel Müdürü Sayın Adnan Yücel ile FİJET Uluslararası Turizm Gazetecisi ve Yazarı, aynı zamanda Turizm World Medya Genel Yayın Yönetmeni Yeşim Sarıtaş, 2024 -2025 Türkiye Turizmini ve Bali konaklama sektörü üzerine röportaj gerçekleştirdi. Röportajın detaylarını sizler için derledik.
Adnan Yücel ve Kariyer Bilgisi
SARITAŞ: Adnan Bey, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Turizm sektöründeki kıymetli tecrübeleriniz, bu alandaki gelişmeler açısından büyük önem taşıyor. Okurlarımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
YÜCEL: Nazik davetiniz için asıl ben teşekkür ederim. Elimden geldiğince kendimden bahsetmek isterim.
Turizm kariyerime, ailemin de turizm sektöründe yer alması nedeniyle ortaokul ve lise yıllarında yaz tatillerinde aile işletmelerimizde çalışarak başladım. Marmaris’te dericilik, halıcılık ve turizm acenteliği alanlarında faaliyet gösteren aile işletmelerimizde, öncelikle yabancı dil bilgimden yararlanarak tercüme, halı paketleme ve mağaza satış görevlisi olarak görev aldım. Daha sonra Köyceğiz’e bağlı Ekincik’te restorancılık ve ardından Dalyan’da butik otel ve restoran işletmeciliğinde ailemle birlikte çalıştım.
Üniversite yıllarımda, otelcilik hayalime bir arkadaşımın aracılığıyla Swissotel’e başvurarak başladım. 1992 yılının başlarında Concierge olarak başladığım kariyerimde, Swissotel Istanbul’da resepsiyon, ön kasa ve gece müdürü gibi pozisyonlarda görev aldım. Kempinski, Swissotel, Hilton, Accor, IHG ve Six Senses gibi otel gruplarında farklı lokasyonlarda çalışma fırsatını yakaladım. Kariyerimde ilk yurtdışı deneyimimi 2000’lerin başında Çin’e giderek yaşadım. Ardından Amerika, Suudi Arabistan, yeniden uzun süreli bir Çin deneyimi ve Gana’da uluslararası tecrübeler edindim.
Bu süreçte ayrıca Lütfi Kırdar’daki kongre merkezi işletme tecrübesi ve MP otellerinin COO’luğu gibi çeşitli rollerle deneyimlerimi zenginleştirme şansım oldu. Türkiye’de de fırsat buldukça Adana, Mersin, Antalya, Göcek ve Ankara gibi farklı şehirlerde çalışma deneyimleri kazandım.
İlk genel müdürlük tecrübemi 2006 yılında Divan Talya Antalya Oteli’nde yaşadım ve bu görevime bugüne kadar devam ettim. Şu anda Endonezya’nın Bali Adası’nda bulunan Six Senses Uluwatu, Bali’nin genel müdürlüğünü yapmaktayım.
Türkiye’nin Turizm Performansı ve Gelecek Beklentileri
SARITAŞ: Türkiye’nin 2024 genel turizm performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
YÜCEL: Maalesef, Türkiye’nin turizm performansı, geçmiş yıllardaki ivmesine ulaşamamış gibi gözüküyor Yeşim Hanım. Bunun birden fazla sebebi bulunmakta. Fiyatlar bu nedenlerden biri. Pandemi sonrası, işletmelerin uzun süre ekonomik olarak istikrarlı bir performans gösterememesi ve bunun olumsuz yansımaları, fiyat politikalarını olumsuz etkiledi. Ayrıca, misafirlerin iki yıllık pandemi sürecinde seyahat edememeleri ve bir anda yoğun bir seyahat trafiği yaratmaları, fiyatların yanlış bir şekilde yukarı çekilmesine sebep oldu.
Normal şartlarda arz-talep dengesi içerisinde, talep arttığında ve sunulan ürün yoğun ilgi gördüğünde, fiyatların kısmen artması olağan bir durumdur. Ancak bu iki yıllık pandemi sürecinin yarattığı baskıdan kurtulmaya çalışan misafir kitlesinin yoğunluğu, yanlış bir şekilde değerlendirildi ve doğal bir durağan dönem başlamış oldu. Tabii ki her zaman müşterilerin seçme hakkı mevcut ve turizm konusunda ülkemizle rekabet eden birçok destinasyon bulunmakta.
Her ne kadar 2024 yılı beklentileri tam anlamıyla karşılamamış olsa da, önümüzdeki yıllarda turizmde istikrarlı bir büyümenin devam edeceğini düşünüyorum.
SARITAŞ: 2025 yılına yaklaşırken, Yurtdışı tecrübelerinizi de göz önünde bulundurarak Türkiye turizmi için stratejik önerileriniz var mı Adnan Bey?
YÜCEL: Ülke turizminin en önemli desteklerinden biri, devletin bu sektöre sahip çıkmasıdır. Turizm sektörüne yatırım yapan iş insanlarına ve sezonluk çalışma riskini üstlenen çalışanlara sağlanacak destekler, sektördeki sürekliliği güçlendirecektir. Bu destekler, yatırımsal kolaylıklar ya da sezonluk çalışanların vergi yükünü hafifletmek gibi çeşitli şekillerde olabilir.
Son yıllarda resort yöneticiliği yaptığım için, personelin barınma sorununun nasıl kartopu gibi büyüyerek önlenemez bir hale geldiğini yakından gözlemledim. Ne yazık ki birçok işletme, geleceği öngörmeyerek lojman yatırımı yapmaktan kaçınıyor. Bu durumun yanlışlığı, son yıllarda personeline uygun konaklama sağlayamayan işletmelerin yüksek personel kaybı yaşamasıyla daha net ortaya çıkmıştır. Her ne kadar devlet desteği önemli bir faktör olsa da, yatırımcıların da bu konuda sağlam bir plan yapması büyük önem taşıyor. Küçük yatırımlarla, işletmelerinin uzun vadede aynı personelle devam ederek daha sürdürülebilir olmasını sağlamak kendi ellerindedir.
Otelcilikte en önemli unsurlardan biri, müşteri ve personel sürekliliğidir. Misafirlerinizi tanıdığınızda ve onları tanıyacak bir kurumsal hafızaya sahip olduğunuzda (bu da personelinizdir), başarı kaçınılmazdır.
Özetle, en stratejik önerim, otelciliğin en önemli halkası olan personelin iyi şartlarda işe alınması ve onlara uygun çalışma koşullarının sağlanmasıdır.
Otelcilik Sektörü – Bali’nin Turizmde Altın Çağı
SARITAŞ: Endonezya’da turizm sektörü, özellikle Bali gibi popüler destinasyonlarda nasıl bir evrim geçirdi? Türkiye ile karşılaştırdığınızda, misafirlerin beklentileri ve taleplerinde belirgin farklar nelerdir?
YÜCEL: Bali, turizmde şu anda altın çağını yaşıyor. Hatta taşıyabileceğinin üzerinde bir turizm yoğunluğu içerisinde oldukça hareketli bir dönemden geçiyor diyebiliriz. Buna rağmen Bali’de hâlâ el değmemiş, bozulmamış pek çok nokta mevcut. Son dönemde sürdürülebilirlik konularında da yoğun çalışmalar yürütülüyor.
Bali’nin en büyük avantajlarından biri, farklı bölgelerinde farklı taleplere hitap eden küçük kasabaların varlığıdır. Partilere katılmak için Bali’yi tercih edenlerden, yoga yapıp sağlıklı beslenmek isteyenlere kadar herkesin beklentilerine uygun yerler mevcut. Bunun yanı sıra, tarihsel zenginliğini doğasıyla birleştiren Bali’de, kültürel tur yapmak isteyenleri de hoş sürprizler bekliyor. Bali’nin başarısının temelinde, destinasyon olarak iyi tanıtılmış olması yatıyor. Ne yazık ki bizde ise yıllarca destinasyondan çok oteller üzerinden pazarlama yapıldı. Eğer destinasyon pazarlamasında başarılı olabilir ve turizm birliklerine yeterli desteği sağlayabilirsek, ülkemiz için bu büyük bir fayda getirecektir.
2002’de yaşanan korkunç bombalamaların ardından 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiği Bali, şu anda bambaşka bir yer haline geldi. Güvenlik önlemleri oldukça sıkı ve hayat yine çok renkli. Ayrıca Bali, Hindu kültürünün zenginliğiyle de dikkat çekiyor.
Bali, farklı ülkelere hizmet verebilecek kültürel bir altyapıya sahip. Çin’den gelen yoğun ilgi, Kore ve Bali’nin en büyük pazarlarından biri olan Avustralya’dan gelen turist akışı hâlâ devam ediyor. Bunun yanı sıra diğer Asya-Pasifik ülkelerinden, Avrupa ve Amerika kıtalarından da büyük talep bulunmakta.
Bence, bizim yapmamız gereken, farklı pazarlara hitap edebilecek bir turizm yelpazesi oluşturmak. Kültürel ve tarihsel zenginliklerimizi tanıtmaya devam etmek, uluslararası turizmde başarıyı yakalamamızı sağlayacaktır
Six Senses’in Sürdürülebilirlik ve Wellness Felsefesi
SARITAŞ: Adnan Bey, Six Senses markası, sürdürülebilirlik ve lüksü bir araya getiren bir anlayışa sahip. Bu yaklaşıma Endonezya’daki misafirler ve Türkiye’den gelen turistler nasıl tepki veriyor?
YÜCEL: Bildiğiniz gibi, Six Senses’in kuruluş felsefelerinin belki de en önemlisi sürdürülebilirlik, bir diğeri ise wellness (sağlık) yaklaşımıdır. Sürdürülebilirlik, artık bilinçli tüketiciler için vazgeçilmez bir tercih haline geldi. Zincirimizi tercih eden misafirlerimizin büyük bir kısmı da bu özelliğimiz doğrultusunda kararlarını veriyor. Lüks bir konaklama deneyimi yaşarken doğaya minimum ayak izi bırakmak, onların en büyük hedeflerinden biri oluyor. Bu nedenle, misafirlerimizin konaklama deneyimlerini sürdürülebilirlik aktiviteleri ile zenginleştiriyor ve evlerine unutulmaz bir hatıra ile dönmelerini sağlıyoruz.
Bali’nin Hindu Kültürü ve Turizmde Sürdürülebilir Deneyimler
SARITAŞ: Endonezya’da otelcilik sektöründe yerel kültür ve inançların nasıl bir rol oynadığını düşünüyorsunuz? Türk otelleriyle karşılaştırıldığında, bu değerlerin hizmet anlayışına etkileri nelerdir?
YÜCEL: Bali’deki Hindu inancı ve bu inançla şekillenen yaşam tarzı, adadaki misafirperverlik kültürünü derinlemesine etkilemiş. Elbette, diğer Endonezya adalarında da sıcak ve misafirperver insanlar var, ancak Bali’nin kendine has Hindu kültürüyle zenginleşmiş tarihi ve gündelik yaşamı, ziyaretçilere oldukça renkli ve keyifli tecrübeler sunuyor. Tapınak ziyaretleri ve çeşitli seremoniler gerçekten görülmeye değer.
Bali’de tek bir bölgede kalarak tüm adayı deneyimlemek hem ulaşım hem de zaman açısından oldukça zor. Bu yüzden Bali’ye daha fazla deneyim için gelen misafirler, 2-3 günde bir bölge ve otel değiştirerek adayı keşfetmeyi tercih ediyor. Biz de bu tür yerel tecrübelerle zenginleştirilmiş turizm aktiviteleri oluşturabilirsek – Kapadokya örneğinde olduğu gibi – turizmdeki talebi daha sürdürülebilir bir düzeye getirebiliriz.
Ayrıca Bali’de her bütçeye uygun tatil yapabilme imkânı da dikkat çeken bir diğer avantaj olarak öne çıkıyor.
Bali Destinasyonunda Otelciliğin Avantajları ve Zorlukları
SARITAŞ: Türkiye otelcilik sektörü ve Endonezya arasında hangi yönlerden farklar gözlemliyorsunuz? Özellikle Bali gibi tropikal bir destinasyonda çalışmanın getirdiği avantajlar ve zorluklar nelerdir?
YÜCEL: Açıkçası Yeşim Hanım, Türkiye ve Endonezya her ülkenin kendi iş gücünü sağlayabilmesi açısından benzerlik gösteriyor. Tabii Endonezya’nın nüfusunun daha yoğun olması ve iş gücü maliyetinin daha düşük olması gibi avantajlar mevcut. Tabii mutlaka bu kazanımla hayatlarını idare ettirebiliyor olmaları da ekonomik olarak bir stabilite olduğunu gösteriyor. Açıkçası Bali’de yaşamanın tek dezavantajı yolların dar olması ve yoğun trafik. Bunun haricinde modern dünyanın sağladığı herşeyin mevcut olduğu gibi modern dünyanın karmaşasından da uzak olunabilen yegâne yerlerden bir tanesi. Mevsimi oldukça konforlu. Kuru ve ıslak sezon diye ikiye ayrılan, yağmurlu ve yağmursuz sezonları mevcut. Ortalama sıcaklığı 28*30 derecelerde ve bizim sıcaklıkların oldukça altında. Dolayısıyla daha konforlu. Özellikle temmuz-ağustos ayları Avustralya kışının getirdiği serin esintilerle tabiri caizse limonata tadında.
SARITAŞ: Türk turizm profesyonellerinin Endonezya’da başarılı olmasını sağlayan faktörler nelerdir? Sizce bu iki ülkenin turizm sektörleri birbirlerinden ne öğrenebilir?
YÜCEL: Bali gibi farklı kültürlere ev sahipliği yapan destinasyonlarda başarılı olmanın anahtarlarından biri, o kültüre kucak açabilmek, yaşayabilmek ve saygı duymaktır. Her destinasyon, kendine has bir tecrübe sunar ve her biri farklı bir yaklaşım gerektirir. Bu yüzden değişime uyum sağlama yeteneği, başarının kilit noktasıdır.
Kendi deneyimlerimden yola çıkacak olursam, yerel ayinlere katılmak, geleneksel kıyafetler giymek, yerel yiyecekleri denemek gibi yerel deneyimlere önem vermek, benim için büyük bir anlam taşır. Örneğin, Gana’da bulunduğum dönemde Noel korosuna katılmıştım, Bali’de ise kutsal ayinlere katılmak ve öğrenmek benim için aynı derecede önemli bir tecrübedir. Bu tür yerel kültürlerle bütünleşmek, her destinasyonda başarıyı beraberinde getirebilir.
Pandemi Sonrası Bali: Sağlıklı Yaşam ve Doğa İç İçe
SARITAŞ: Pandemi sonrası, misafirlerin sağlıklı yaşam ve doğayla iç içe olma taleplerinde artış gözlemledik. Bali’de bu talebe yönelik nasıl bir strateji izleniyor ve bu talepler Türkiye’deki otellerle nasıl karşılaştırılabilir?
YÜCEL: Bali, pandemi sonrası yoğun talep gören destinasyonlardan biri haline geldi. Özellikle sağlıklı yaşam ve doğayla iç içe olma isteği, Bali’nin öne çıkmasında büyük rol oynadı. Bali’nin bazı bölgeleri, yoga, meditasyon, vegan beslenme gibi sağlıklı aktivitelere ev sahipliği yapıyor. Örneğin, Ubud bu anlamda bilinen yerlerden biri. Benim genel müdürlüğünü yaptığım Uluwatu bölgesi ise tapınakları ve tarihi dokusuyla spiritüel noktaların başında geliyor ve bu tip misafirleri ağırlıyor.
Daha önce genel müdürlüğünü yaptığım Six Senses Kaplankaya da bu tarzın Türkiye’deki temsilcilerinden biri olarak öne çıkıyor. Sağlıklı beslenme ve aktiviteleri tercih edenlerin uğrak noktası olan bu tür yatırımlar, sakin, doğayla baş başa kalan köşelere yapılmalı. Bu sayede, artan talepten daha fazla fayda sağlanabilir.
SARITAŞ: Endonezya’nın doğası ve sürdürülebilir turizm potansiyeli oldukça büyük. Sizce Türkiye’deki oteller bu alanda Endonezya’dan nasıl ilham alabilir?
YÜCEL: Daha önceki cevaplarımda da belirttiğim gibi, Türkiye’de sürdürülebilirlik bilincinin artarak devam etmesi ve ülke geneline yayılması durumunda, bunun turizm sektörü üzerinde olumlu etkileri mutlaka görülecektir. Bali’de yönetim ve turizm iç içe geçmiş durumda; turizm hayatın tam merkezinde yer alıyor ve herkes bunun bilincinde. Bu nedenle, yoğun turist talebinin getirdiği altyapı eksikliklerine rağmen herkes aynı amaç için çalışıyor.
Tabii ki Bali’nin de kendine özgü zorlukları var. Personel için yeterli lojman bulunmuyor ve herkes kendi konaklamasını sağlamak zorunda. Adada çoğu kişi işe motosikletle gidiyor. İlk geldiğimde, bu insanlar bu yoğun trafiği her gün nasıl yaşıyor diye düşünmüştüm, ancak zamanla bu zorluklar hayatın doğal bir parçası haline gelmiş ve insanlar pozitif bir ruh haliyle günlük yaşamlarına devam ediyor.
Bali Otel Birliği’nin de oldukça aktif olduğunu gözlemledim. Her ay farklı otellerde toplantılar düzenleniyor ve ay içinde eğitimler yapılıyor. Türkiye’de ise bizler çoğu zaman birbirimizi tanımadan, yoğun sezon temposu içinde çalışıp sezonu tamamlıyoruz. Bence, birbirimizi daha yakından tanırsak, hem bölgemize hem de turizmimize daha fazla katkı sağlayabiliriz. Bu, eksikliklerimizden biri olarak dikkat çekiyor.
SARITAŞ: Sayın Adnan Yücel, bize vakit ayırdığınız için Turizm World Media ekibimiz adına çok teşekkür ederiz.
YÜCEL: Turizm World Medya ekibine ve size, bu röportaj serisinde bana yer verdiğiniz için teşekkürlerimi sunarım.
Bu röportaj, Six Senses Uluwatu Genel Müdürü Sayın Adnan Yücel ile 2024-2025 Türkiye turizmini ve Bali konaklama sektörünü kapsamlı ve detaylı bir şekilde ele alıyor. Sektörümüz ve okuyucularımız için oldukça bilgilendirici olacağına inanıyoruz. Keyifli okumalar dileriz.