Lizbon’da turizmin hızla artması, şehir sakinleri arasında tepkilere yol açmaya başladı. Turist yoğunluğu nedeniyle şehirdeki dar sokaklar, tuk-tuk adı verilen elektrikli küçük araçlarla dolup taşıyor. Bu durum, özellikle tarihi bölgelerde yaşayan halkın günlük yaşamını olumsuz etkiliyor.
78 yaşındaki emekli Rosa Alves, son 50 yıldır yaşadığı mahallede durumun hiç bu kadar kötü olmadığını belirtiyor. Mahallesinde günün ilk ışıklarıyla birlikte turistleri taşımaya başlayan tuk-tuk’lar, gece geç saatlere kadar sokaklarda cirit atıyor. Alves, bu araçların mahallede trafik sıkışıklığına neden olduğunu ve bazen evlerinden çıkmalarını bile engellediğini ifade ediyor.
Lizbon’un Graça mahallesinde yaşayan Rosa, mahallede ciddi bir değişim gözlemlediğini, komşularının giderek yerlerini kısa süreli kiracılara bıraktığını söylüyor. Bu değişim, mahallede yaşayanların sosyal dokusunu bozarken, Lizbon belediye başkan yardımcısı da tuk-tuk sayısının sınırlandırılmasını önerdi. Ancak, bu öneri henüz uygulamaya konulmuş değil.
Lizbon’un yanı sıra, Sintra gibi popüler turistik bölgelerde de yerel halk, aşırı turizme karşı harekete geçti. “Cennette trafik sıkışıklığı” gibi mesajlarla başlatılan bu hareket, turistlerin bu sorunun farkına varmalarını ve çözüm arayışında yer almalarını hedefliyor.
Bu tepkiler, aşırı turizmin Avrupa genelindeki etkilerini protesto eden Barselona ve Mayorka gibi şehirlerdeki hareketlere benzerlik gösteriyor. Barselona’da turist vergilerinin artırılması ve Airbnb kiralamalarının engellenmesi gibi önlemler alınırken, Mayorka ve İbiza’da da aşırı turizme karşı çeşitli protestolar düzenlendi.
Aşırı turizm, turistlerin ve harcamalarının yerel halka fayda sağlamaktan ziyade, tarihi alanlara zarar vererek yaşam kalitesini düşürdüğü bir dönüm noktasını ifade ediyor. Yerel halk, yetkililerden daha sürdürülebilir ve kaliteli turizmi teşvik etmelerini, ziyaretçilerin daha uzun süre kalıp yerel ekonomiye daha fazla katkı sağlamalarını talep ediyor.