Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış zengin kültürel mirasıyla öne çıkıyor. Osmanlı ve Venedik dönemlerine ait izlerin bulunduğu bu başkent, hem tarihi yapıları hem de modern dokusuyla dikkat çekiyor.
Büyük Han: Osmanlı Mirası
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1572 yılında inşa edilen Büyük Han, Lefkoşa’nın en önemli turistik noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Eskiden kervansaray olarak kullanılan yapı, bugün sanat galerileri, el işi atölyeleri ve kafeleriyle turistlerin ilgi odağı haline gelmiş durumda. Ziyaretçiler, tarihi atmosferde vakit geçirirken Kıbrıs’a özgü yerel el sanatlarını keşfetme şansı buluyor.
Selimiye Camii: Gotikten Osmanlı’ya
Bir diğer önemli durak ise Gotik mimarinin Osmanlı dokunuşuyla buluştuğu Selimiye Camii. Eski adıyla St. Sophia Katedrali olan bu yapının, Lefkoşa’nın en etkileyici simgelerinden biri olduğu ifade ediliyor. 1200’lü yıllarda inşa edilen katedral, Osmanlı döneminde camiye çevrilerek bugünkü adını almıştır.
Zahra Sokağı: Tarihin Tanığı
Lefkoşa’nın karakteristik bölgelerinden biri olan Zahra Sokağı, şehrin kültürel ve tarihi derinliğini en iyi yansıtan noktalardan biri olarak biliniyor. Dar sokakları, taş binaları ve nostaljik havasıyla ziyaretçileri geçmişe götüren Zahra Sokağı, aynı zamanda şehrin günlük yaşamını keşfetmek için de ideal bir rota sunuyor.
Lezzet Durağı: Kıbrıs Mutfağı
Lefkoşa’yı ziyaret edenlerin bir diğer keşfetmesi gereken yönü ise Kıbrıs mutfağı. Özellikle hellim, şeftali kebabıve Kıbrıs mezeleri, ziyaretçilerin vazgeçilmez lezzetleri arasında. Şehirdeki restoranlarda bu yerel tatları denemek mümkün.
Lefkoşa, tarih ve modernizmin iç içe geçtiği bir başkent olarak ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Hem kültürel zenginlikleri hem de alışveriş ve yeme içme olanaklarıyla her yıl binlerce turisti ağırlıyor.
Kaynak: TurizmKibris.com