Uçakta oturuyorsunuz ve ansızın dışarıda bir şimşek çaktığını gördünüz. İçinize bir dehşet düştü: “Ya uçağa yıldırım düşerse?”
Bu endişeyi taşıyan tek kişi siz değilsiniz lakin merak etmeyin, yıldırım çarpmaları sanıldığı kadar tehlikeli değil! İyi de nasıl?
Yıldırım, atmosferde meydana gelen elektrik yüklerinin denetimsiz bir akıma dönüşmesiyle oluşur. Yıldırımın meydana geldiği anı şimşek olarak görür ve sonrasında duyduğunuz o güçlü sesi gök gürültüsü olarak işitirsiniz.
Uçaklar ise atmosferde bu kaotik elektriksel olaylarla karşılaşmaktan kaçamazlar. Bilhassa sık seyahat edenler, şimşek çakmalarını görmüş ve bu durumu yaşamış olabilirler.
Uçakların dış yüzeyi alüminyumla kaplıdır ve kaplama, adeta bir yıldırım kalkanı misyonu görür.
Yıldırım uçağa çarptığında, elektrik akımı uçağın bir ucundan girip öbür ucundan çıkacak halde yönlendirilir ve rastgele bir ziyan vermeden uçağı terk eder.
Bu temel fizik unsuru, “Faraday Kafesi” olarak bilinir ve uçağın içindeki yolcuların elektrikten etkilenmemesini sağlar.
Ayrıca uçakların boyası antistatik özelliklidir. Böylelikle yıldırımın uçağın iç kısmına girmesini mahzurlar. Yıldırım çarpması yalnızca dış yüzeyde birkaç küçük hasara neden olabilir lakin bu durum uçuş güvenliği açısından çoğunlukla bir tehdit oluşturmaz.
Yıldırım çarpması konusunda en büyük kaygı yakıt deposu olabilir. Yakıtlar yanıcı özellikte olduğundan, en ufak bir kıvılcım büyük bir tehlike yaratabilir.
Ancak çağdaş uçaklar, bu olasılıkları göz önünde bulundurarak tasarlanmıştır. Yakıt depoları kalın zırhlarla korunur ve kullanılan yakıtlar kolay alev almayan özelliklere sahiptir.
Yıldırım çarpmasının neden olabileceği bir öteki potansiyel tehlike ise radar sistemlerine ziyan vermesidir.
Radarlar, uçuş güvenliği için kritik ehemmiyete sahiptir ve yıldırım çarpması sistemleri etkileyebilir. Lakin uçakların tertipli teknik bakımları, riskleri minimize eder ve uçakları inançta fiyat.
Yani yıldırım çarpması uçaklarda paniğe sebep olabilir lakin ekseriyetle önemli sonuçlar doğurmaz.
Kaynak : Onedio.com